Çoğumuz için çok ayrı bir turnuva oldu bu Dünya şampiyonası.
Litvanya hiç beklenmeyen bi başarı elde etti. Bir çok yıldızından yoksun mücadele ederek bu başarıya ulaştı. Ramunas Siskauskas , Songaila , Lavrionviç kardeşler gibi bir çok yıldızından yoksun böyle bir başarıya imza attılar. Hem sert pota altı savunmaları hemde Kleiza ve Jasaitis'in üst düzey performansları buralara getirdi onlar. Seyircileriyle birlikte turnuvaya ayrı bir renk kattıkları kesin. Yanılmıyorsam önümüzdeki yıl kendi evlerinde düzenlencek turnuva. Rakiplerine göz dağı verdiler şimdiden. Madalya töreninde bu turnuvaya eğlenmek için geldikleri hallerinden belli oluyordu zaten. Gerçekten ayrı bir renktiler.
Bizde turnuva öncesi hiç tat vermeyen aynı zamanda umutda vermeyen bir takımdık. Açıkcası madalya söylemleri kimseyi ınandırmıyordu. Amam bu takımın 6 yıldır bir arada olması takım olgusunu üst düzeye çıkarmış gerçekten. 12 Dev Adam tabirini bize gerçek anlamda gösterdiler. Oyun kurucu problemi yaşadığımız bir dönemde Kerem ve Ender'in üst düzey performansları takımı yukarılara çekti. Ömer Onan ve Sinan Güler'in zorlandığımız anlarda bizi bu turnuvada başarılı kılan savunmamızın baş mimarlarıydı. Hidayet ve Ersanın skorer oyunları turnuva maçlarını rahat kazanmamızı sağladı.En büyük darbeyi bence uzun rotasyonunda yaşadık. Hemde hiç beklemediğimiz Pivot mevkiinde. Ömer Aşık ve Oğuz turnuvada bence vasatı çokda aşamadı. Semih aralarında en sivrileniydi. Sirbistan maçıyla final maçı arasında bir günlük ara olsa belkide çok daha farklı bitebilirdi bizim için bu turnuva. Ama yinede verdikleri sözü tuttular ve bizi ikincilikle onure ettiler.Eğer alttan gelecek sağlam bir jenarasyonla bu başarıları daim kılabiliriz. Ve hep olmamız gerektiği o ilk 3 içerisinde yer alırız. Böylece bizde kendi basket ekolümüzü oluşturabiliriz.
Şampiyon Takım zaten başarılıdır. Her ne kadar 2. sınıf takım yaftası yapıştırsalarda üzerlerine NBA patenti varken bu takımda sürekli bu madalya yarışında favoridir. Cansey Billups ve Odom gibi üst düzey yıldız basketçinin yanına birde Kevin Durant gibi üst düzey bi skorerin yer alması (ki kendisi NBA sayı kralı yanılmıyorsam ) başarıdaki en önemli etkendi. Iguodala , Rose ve Rudy Gay gibi yetenekli basketçilerde ekstra katkılarıyla başarıda pay sahibi oldular. Bir çok yıldızının olmaması bence bir dezavantaj değildi. 2006 yılındaki şampiyonadaki kadrosu yenilmez deniyordu ama yenilmişlerdi. Ki o kadroda bir çok yıldız vardı. Ama Yunanistan onların nasıl yenileceğini dünyaya göstermişlerdi (pick & roll ) . Ama her ne olursa olsun güçlü fizikleri ve yaptıkları savunmayla Altın madalyayı kazandılar. Üzerlerinde hiç bir baskı olmamasıda büyük avantajlarıydı. Onları izlemek gerçekten bir keyif özelliklede Durent ( Finan maçı hariç ) . Her zamanki en büyük hedefleri Olimpiyatlara direkt katılma hakkıda kazandılar.
Son olarak bir çoğumuzun sıkılmadan basketbol izlediği 16 günü bize yaşattıkları için aslında bu 24 takımıda başarılı sayabiliriz
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
▼
2010
(68)
-
►
Temmuz
(61)
- Nevin Yanıt Avrupa Şampiyonu !
- Akın Akın Anadolu ...
- Tracy ve diğerleri ...
- Süpersin Elvan
- En sonunda Raul, Schalke'de !
- Parkelerden 1 yıldız daha kaydı
- Dünyanın en değerli sporcu ve takımları
- Röportaj: Ömer Toprak (SC Freiburg)
- Aradaki farkı bulun
- Tekrardan işbaşı !
- For the Narsizse..
- Mourinho taktik tahtası
- Taner Yalçın
- Fergie'nin izinden
- Tarihe geçen sözler " Garry Lineker "
- Tarihe geçen sözler " Fergie "
- Tarihe geçen sözler " George Best "
- Çubuklu Metin Oktay, parçalı Can Bartu
- Kuruluştan bugüne Barcelona amblemleri
- Kısa bir tatil molası
- " BIG " Jose ilk idmanına çıktı
- Kuruluştan krallığa
- F*ck you
- Tribünlerin etkisi
-
►
Temmuz
(61)
Sayfalar
YazarLar
İzleyiciler
Blog Listem
Yabancı BlogLar
Bağlantılar
LIGLER
Blog Arşivi
İstatistik
Hernan Crespo
Hand Of God
Eric The King
The Butcher
Legends
Taraftara diz çök !
Fenerbahçe
Fenerbahçe
Sao Paolo
Galatasaray
Beşiktaş
Trabzonspor
Denizlispor
--------------------------------------------------------------------------------
Detroit Pistons'ın yeni transferi Tracy McGrady, yeni takımını göklere çıkartırken, çok heyecanlı olduğunu söyledi.
Geçmişte The Palace'a imrendiğini söyleyen T-Mac, ''Kariyerim boyunca o salonda oynamayı hep sevdim. Şimdi Pistons formasıyla o salonda oynamak benim için büyük bir onur olacak.'' dedi.
T-Mac, ''Ben artık resmen bir Piston'ım ve bu forma altında olmak benim için şereftir. Takımda çok büyük oyuncular var herkesin bir amacı var. Bu büyük şehire bir şampiyonluk getirmek en büyük amaç. Bu amaca hizmet etmek için elimden geldiğince çok çalışacağım. Bu sezon kendimi çok sağlıklı hissediyorum ve bu sezon için çok heyecanlıyım.'' dedi.
Dipnot: Umarım artık o özlenen adamı bize tekrar izletir.
The King T-Mac
Türkiye'ye gelen yabancılar içinde en sorunsuz adamlardan biriydi Rigobert Song. Kariyerini anlatmaya kelimeler yetersiz kalır. 4 Dünya Kupası oynamış 8 Afrika Kupasına katılmış, Kamerun formasını 1993 yılından beri 122 defa giymiş bir isim. 1 Ağustos 2010 itibariyle aktif futbolculuk yaşantısına son verdiğini duyurdu herkese.
Yinemi atletizm yeter artık diyebilirsiniz. Ama bugün ne derseniz deyin umrumda değil. 10bin metre ve 100 metre engellide göğsümüz kabarmıştı ama bugün yapılan 5bin metre yarışında 2 madalya birden kazandık. Alemitu Bekele Altın Madalya, Elvan Abeylegesse Gümüş Madalya'ya ulaşarak göğsümüzü kabarttılar.
İşte göğsümüzü kabartan bir haber daha. 1 hafta önce Elvan avrupa şampiyonu olduğundan bahsetmeyi çok istemiştim atletizm yapanların yaşadığı sıkıntılardan ama o gün sevince balta vurmak istemedim. Bugünde bahsetmek istemiyorum hoş çünkü Nevin daha önce Türkiye bayrağıyla kimsenin yapamadığı birşeyi yaptı.
Anadolu ekiplerinde iz bırakmış bi kaç futbolcuyu hatırlamak babında bir yazı serisi paylaşmak istiyorum sizinle. İlk olarak kariyeri başarılarla dolu olmasına rağmen Türkiyede deyim yerindeyse topa vurmadan ayrılan İbrahim Ba.
Ibrahim Ba 12 Ocak 1973 - Dakar doğumludur. Senegal asıllı Fransız futbolcu Orta saha ve forvet pozisyonlarında oynayan oyuncu 2004/2005 sezonunda Çaykur Rizespor'a da transfer olmuştu.
Senegal'de doğan İbrahim Ba, ailesinin küçük yaştayken Fransa'ya taşınması ile çifte vatandaş statüsünü almış ve Fransa Milli Futbol Takımı'nı tercih etmiştir. 1990'ların sonunda 8 kez milli takıma seçilmiş ve bu maçlarda 2 gol atmıştır.
Kariyerinde Milan , Bordo , Marsilya gibi büyük külüplerdede oynamıştır. Türkiyeye gelen en kariyerli oyuncular arasında yerini alan İbrahim Ba aynı başarıları gösterememiştir. Kariyeri 2. Milan serüveni ve Bolton'dan sonra çok büyük bir düşüşe geçmiştir. Rıza Çalımbay döneminde Ç.Rizespor'a gelmiş ama hiç izleme fırsatı bulamadık. Aşırı kilolarından dolayı oynamadığı hala rivayet olarak ortalarda dolaşmakta :) .
Burada hiç oynamasada ( Bir kaç dk. oynadığıda ayrı bir rivayettir) onu Rizespor adı altında görmek bile yetmiştir bize. Keşke bir kere izleyebilseydik. İbrahim Ba Rizden sonrada bi kaç kere daha futbolda denedi kendini ama o eski Ba'yı izlettiremedi. Benim en son bildiğin bu Ba'ya Milan vefasını gösterip takıma geri almıştı. İbrahim Ba tatlı bir hatıra olarak bizde iz bırakmıştır.
NBA, bu yaz çok sicak saatler yaşadı ve yaşamayada devam ediyor.
Bir çok yıldız Free Agent oldu. Kimi yüksek miktarlarla takımlarında kaldı, kimiside şampiyonluk yaşamak babında takımlarını değiştirdiler (LeBron) .
Dirk Nowitzki , Pierce gibi isimler takımlarıyla sözleşme yeniledilerken LeBron , Bosh gibi oyuncular sözde aldığı paralardan feragat edip Miami ile anlaştılar. Wade ile birlikte muhteşem 3 lüyü oluşturdular. Sezon başlamadan açık ara favori gösteriliyorlar.Bunların yanı sıra İverson gibi isimlerinde hala transferde adı geçiyor.( Özelliklede Boston'la).
Bunlar bi yana dursun benim için aslolan Tracy'nin ne yapcağı. Bana basketbolu izlenilir kılan yegane adam ( Mrsa'dan sonra ).
Tracy nin yeri bende ayrı olduğu için ne LeBron, Bosh, İverson vs. beni çokda alakadar ettiğini söyleyemem açıkcası. 35 saniyede 13 sayı atan adamdan başkası yalan :) ( San Antonio maçı ) . Tracy'nin de adı Chicago ile anılıyor. Kendi sayfasındada bir kaç takımla görüştüğünü söylemişti.
Umarım o bir türlü tam anlamıyla üzerinden atamadığı sakatlığıda atlatırda tekrar parkelerde o görmeyi özlediğimiz Tracy'i izlettirir.
The King T-Mac :)
Ne yazsam ne söylesem bu kız için az. Yine göğsümüzü kabarttı Elvan. Ay Yıldızlı bayrağımızı göndere çıkarttı. Fenerbahçe - Young Boys maçından dolayı çok fazla takip eden olmamıştır, ben bile göz ucuyla izledim yarışı. Elvan tüm rakiplerine tur bindirdi ve en yakın rakibine 12 saniye fark attı ve Altın Madalyaya uzanarak Avrupa Şampiyonu ünvanını aldı.
1997/1998, 1999/2000, 2001/2002
Spanish championship
1994/1995, 1996/1997, 2000/2001, 2002/2003, 2006/2007, 2007/2008
Club World Cup
1998, 2002
European Super Cup
2002
Spanish Super Cup
1997, 2001, 2003, 2008
EN DEĞERLİ 10 TAKIM
1. Manchester United-1.83 milyar dolar
2. Dallas Cowboys-1.65 milyar dolar
3. New York Yankees-1.6 milyar dolar
4. Washington Redskins-1.55 milyar dolar
5. New England Patriots-1.36 milyar dolar
6. Real Madrid-1.32 milyar dolar
7. New York Giants-1.18 milyar dolar
8. Arsenal-1.18 milyar dolar
9. New York Jets- 1.17 milyar dolar
10. Houston Teksas-1.15 milyar dolar
EN ÇOK KAZANAN 10 SPORCU
1. Tiger Woods-105 milyon dolar (golf)
2. Floyd Mayweather-48 milyon dolar (boks)
3. Kobe Bryant-48 milyon dolar (basketbol)
4. Phil Mickelson-46 milyon dolar (golf)
5. David Beckham-43.7 milyon dolar (futbol)
6. Roger Federer-43 milyon dolar (tenis)
7. LeBron James-42.8 milyon dolar (basketbol)
8. Manny Pacquiao-42 milyon dolar (boks)
9. Eli Manning-39.9 milyon dolar (NFL)
10.Terrell Suggs-39.3 milyon dolar (NFL)
Ömer: Merhaba, ben tesekkür ediyorum röportajdan dolayi.Toplam 4 kardesiz ve en kücügü benim ! Sivasliyiz.
Soru: Ailen futbola baslama ve devam ettirme konusunda destek oldumu sana?
Soru: Örnek aldigin bir futbol var mi? Varsa kim ve neden o futbolcu?
Soru: Kazadan sonra hayata bakis acin degistimi? Degistiyse ne degisti mesela?
Soru: Bundan sonraki hedefin ne?
Soru: En sevdigin yemek hangisi?
Soru: Ne tür müzik dinlemeyi seversin?
Burası spor blogu değilmi, kendindemisin diyenler olacaktır. Ama durun okuyun biraz yazıyı. Aslında böyle yazılar yazmasından çok anlamam. Sevgililerime bile hiçbir zaman aşk mesajları yollamayı beceremem. İçimize odun kaçmış napalım. Spor aşkıyla yanıp tutuşurken, stadlarda oradan oraya gezerken aşk sözcüklerini unutmuşuz :)
Herkes onun adını Fenerbahçe'yle oynanan hazırlık maçında attığı 2 golle duymaya başlasada Taner'in asıl çıkışı 2008 yılında oldu. Almanya milli takım formasını giymeye başladığında, ortasahada oynadığı oyunla isminden sıkça söz ettirmişti. Bu oyun karşısında tepkisiz kalmayan Köln hemen Taner'le 5 yıllık sözleşme imzaladı. Köln altyapı sorumlusu Manfred Schadt onun için çok iyi görüşler bildiriyor. Schadt her mevkinin adamı olacak kalitede müthiş bir yeteneği olduğundan bahsediyor Taner için.
Real Madrid'in amblemlerini vermiştim burada. Bunlarda Barcelona'nın. Ne kadar klasik adamlar olduklarını, belli ediyolar amblemde bile. Hep bir öncekine sadık kalınarak ufak değişiklikler yapılmış.
Yoğun geçen senenin ardından tatil benimde hakkım tabi. 2 günlük bir dinlenmeye çekiyorum ve Didim'e atıyorum kendimi. 2 gün sonra görüşmek üzere. Belki dayanamaz bu plajlardan yazarım size :)
Bu adam kadar sözünü esirgemeyen birini görmedim. Barcelona'da Classico öncesi “Barcelona çok iyi bir takım. Bizim onlarla boy ölçüşmemiz mümkün değil. Favori Barcelona. Biz sadece elimizden geleni yapacağız” sözünden sonra nasıl bavul topladığını hatırlamayan varmı ? Türkiye'de çok hareketli günler geçirecektir. Büyük bir merakla bekliyorum kaybettiği maçlardan sonra vereceği demeçleri.